Bu masal, Keloğlan’ın saf görünmesine rağmen aklı ve iyi kalbiyle zorlukları nasıl aştığını anlatıyor. Padişahın hasta kızını iyileştirmek için hiçbir özel güce ihtiyaç duymadan, sadece şefkat ve neşeyle prensesin sağlığını geri kazandırıyor. Masal, zenginlik ya da güçten ziyade, sevgi ve iyilikle hareket etmenin insanlara nasıl mutluluk getirdiğini vurguluyor.

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken, uzak diyarlarda fakir mi fakir bir köyde Keloğlan adında bir delikanlı yaşarmış. Keloğlan, annesiyle birlikte küçük bir kulübede yaşar, günlerini köyde dolaşarak geçirirmiş. Herkes ona “Keloğlan” dermiş çünkü başı tamamen kelmiş, saçları hiç yokmuş.

Keloğlan, saf ve dürüst bir gençmiş, ama herkes onun kel olmasına bakar, onu biraz saf sanarmış. Annesi ise onu çok sever ve ona sürekli öğüt verirmiş:

“Keloğlan oğlum, hayat akıllı olmayı, doğru yolu bulmayı gerektirir. Sen de daima aklını kullan, iyi kalpli ol!”

Bir gün Keloğlan, annesiyle birlikte evde otururken, köyde büyük bir haber yayılmış. Padişahın kızı hasta olmuş ve hiçbir hekim çare bulamıyormuş. Padişah, kızını iyileştirecek kişiye büyük bir ödül vereceğini ilan etmiş. Bunu duyan Keloğlan, annesine dönmüş:

“Ana, ben padişahın kızını iyileştirmeye gideceğim” demiş.

Keloğlan

Annesi şaşırmış ama Keloğlan’ın kararlı bakışlarını görünce ona dua etmiş ve uğurlamış. Keloğlan, yola koyulmuş, dağları, tepeleri aşarak padişahın sarayına varmış.

Sarayda, Keloğlan’ı görenler ona gülmüşler: “Sen mi padişahın kızını iyileştireceksin, kel kafalı delikanlı?”

Ama Keloğlan aldırmamış, padişahın huzuruna çıkmış. Padişah ona bakıp biraz tereddüt etmiş ama umut yokken çaresizlikle kabul etmiş.

Keloğlan, prensesin odasına girmiş ve bir süre düşündükten sonra, köydeki bilge dedenin ona verdiği öğüdü hatırlamış. “İnsanları en çok ne mutlu eder?” diye düşünmüş ve o sırada prensesin yüzünde bir gülümseme oluşmuş. Keloğlan şarkılar söyleyip espriler yapmış. Prenses gülmüş, güldükçe hastalığı iyileşmeye başlamış. Günler geçtikçe prenses sağlığına kavuşmuş.

Padişah, kızının iyileştiğini görünce Keloğlan’a minnettar kalmış ve ona istediği ödülü vereceğini söylemiş. Ama Keloğlan mütevazı bir şekilde: “Benim tek istediğim annemle rahat bir yaşam sürmek” demiş.

Padişah ona büyük bir servet bağışlamış ve Keloğlan annesiyle köyüne dönmüş. O günden sonra Keloğlan ve annesi, bolluk içinde, mutlu bir hayat yaşamışlar. Keloğlan’ın iyi kalbi ve aklı sayesinde herkes onu sevmiş ve onunla gurur duymuş.

Gökten üç elma düşmüş: Biri Keloğlan’ın, biri onun annesinin, biri de bu masalı dinleyenlerin başına.

Masal da burada sona ermiş.

 

Son Güncelleme: Ekim 7, 2024