Ormanın derinliklerinde sakin bir hayat süren küçük kaplumbağa Kuku, yavaş ve temkinli adımlarla yürümeyi çok severmiş. Günlerini ormanda gezinerek, çimenlerin, ağaçların ve çiçeklerin tadını çıkararak geçirirmiş. Herkesten daha yavaş hareket etse de, Kuku bu haliyle çok mutluymuş. Yavaş yavaş adımlarla ormanda dolaşırken çevresindeki güzellikleri görebildiği için her şey ona çok özel görünüyormuş.

Bir gün Kuku yine çevresine bakarak ilerlerken farkında olmadan ormanın iç kısımlarına doğru çok uzaklaşmış. Etrafına baktığında tanıdık hiçbir şey görememiş ve yolunu kaybettiğini anlamış. Ormanda tek başına kalmak istemeyen Kuku, “Arkadaşlarımı bulmalıyım!” diye düşünmüş. Ancak yavaş yürüdüğü için bu işin uzun süreceğini biliyormuş.

Kuku ilerlemeye başlamış, ama kısa süre sonra hızla koşan bir tavşan ona yaklaşmış. Tavşan, Kuku’nun yolunu kaybettiğini öğrenince hemen yardım teklif etmiş. “Hadi Kuku! Seninle birlikte hızla koşarız, arkadaşlarını çabucak buluruz!” demiş tavşan. Kuku, tavşanın teklifini düşünmüş. Arkadaşlarına hemen kavuşmak istese de, hızlı hareket etmenin ona göre olmadığını biliyormuş. “Teşekkür ederim, tavşan dostum, ama ben yavaş yürümeyi tercih ederim. Hızlı koşarsam yolumu daha da kaybedebilirim,” demiş Kuku.

Tavşan oradan ayrılmış, ama Kuku’nun kafası karışmış. “Acaba ben de mi hızlı olmalıyım?” diye düşünmeye başlamış. Tam bu sırada ormandan başka bir arkadaşı olan sincap çıkagelmiş. Sincap, “Ben dalların arasında sıçrayarak giderim, bu yolla arkadaşlarını daha hızlı bulabiliriz!” demiş. Kuku, sincabın ne kadar çevik olduğuna bakıp hayran kalmış. “Ben de dallarda zıplarsam arkadaşlarımı bulabilirim!” diye düşünmüş bir an. Ancak dallarda sıçramanın ona göre olmadığını anlamış. Kendi başına yürümeye devam etmeye karar vermiş.

Kuku, kendi halinde ilerlerken uçuşan renkli bir kelebek görmüş. Kelebek, “Ben gökyüzünden uçarak geniş bir alanı görebiliyorum. Belki gökyüzünden sana arkadaşlarını bulmana yardımcı olabilirim,” demiş. Kuku çok sevinmiş ama bir an sonra kendi haline gülmüş, çünkü kaplumbağalar uçamazdı! O yüzden yine kendi yavaş ama güvenli yoluna devam etmeye karar vermiş.

Kuku ormanda ilerlerken kendi temposunda olmanın ne kadar rahat olduğunu fark etmiş. Yavaş yavaş ilerlemiş, dikkatle etrafını incelemiş. Bir süre sonra çevresinde tanıdık sesler duymaya başlamış. Çalıların arasında yolunu bulmaya çalışırken sonunda arkadaşlarının sesini duymuş. Yavaş ama kararlı adımlarla onlara ulaşmış. Arkadaşları Kuku’yu görünce çok sevinmişler ve onu kucaklamışlar.

Kuku o gün çok önemli bir şey öğrenmiş: Herkesin kendi hızında ve tarzında ilerlemesinin en doğru yol olduğunu. Tavşanın hızı, sincabın çevikliği veya kelebeğin uçuşu ona uygun olmayabilirdi, ama kendine güvenerek ve yavaş ilerleyerek de hedefine ulaşabiliyordu. Acele etmenin kendine göre olmadığını ve kendi temposunda ilerlemenin ona en iyi sonuçları getirdiğini anlamış.

Bundan sonra, Kuku ne zaman bir işi aceleyle yapması gerektiğini düşünse kendi adımlarıyla ilerlemesi gerektiğini hatırlamış. Ormandaki tüm hayvanlar, Kuku’nun sabırlı ve güvenli adımlarına saygı duymuş ve onun bu yolculuğundan ilham almışlar.

Kategori:

Masallar,

Son Güncelleme: Ekim 30, 2024