Küçük bir kasabada, yaramaz ama iyi kalpli bir çocuk olan Ali yaşarmış. Ali, oldukça hareketli bir çocukmuş ve genellikle oyun oynarken bazen istemeden de olsa yaramazlık yaparmış. Ancak bir huyu varmış ki, yanlış bir şey yaptığında bazen bunu saklar ya da doğruyu söylemekten kaçınırmış. Bu durum ailesini ve öğretmenlerini biraz endişelendirirmiş.

Bir gün, Ali’nin çok sevdiği kitapçıya gitme günüymüş. Kitapçı, kasabanın en eski ve en güzel yerlerinden birindeymiş. İçeri girdiğinizde rafları dolduran binlerce kitap, onların kokusu ve huzur veren ortam insanı büyülermiş. Ali, her hafta biriktirdiği harçlıklarıyla kitap almayı çok severmiş. Bu kez de sevdiği bir macera kitabını almak için heyecanla dükkana girmiş.

Ali, elinde çikolatasını yerken kitap raflarını karıştırmaya başlamış. Bir yandan kitapları incelerken bir yandan çikolatasından bir ısırık alıyormuş. Ancak o sırada farkında olmadan çikolatası elinden kaymış ve raflardaki bir kitaba damlamış. Çikolatadan büyük bir leke oluşmuş ve sayfalar yapış yapış olmuş.

Kitapçı, uzaktan Ali’yi fark etmiş ama ne olduğunu anlayamamış. Ali hemen çikolatayı yerden alıp cebine koymuş ve lekeyi gizlemek için kitabı yerine yerleştirmiş. Kitapçı, “Ali, bir sorun mu var?” diye sorduğunda Ali, “Hayır, her şey yolunda,” diyerek aceleyle dükkandan çıkmış.

Eve dönerken Ali’nin içi içini yemeye başlamış. Başlangıçta yaptığı şeyi unutmaya çalışmış ama bu pek mümkün olmamış. İçindeki vicdan sesi ona sürekli, “Yaptığın şeyi itiraf etmelisin, bu doğru değil,” diyormuş. Ali, gece yatağına yattığında bile huzursuzmuş.

Sabah olduğunda Ali, bir karar vermiş. Harçlıklarını biriktirdiği bir kumbarası varmış. O kumbarayı açmış ve içinde biriktirdiği parayı çıkarıp saymış. Ancak parası, zarar verdiği kitabın yerini dolduracak kadar değilmiş. Bunun üzerine Ali, sevdiği bir kitabını da alıp kitapçıya gitmiş.

Kitapçı Ali’yi görünce şaşırmış. Ali, utangaç bir şekilde başını eğmiş ve her şeyi itiraf etmiş:
“Dün, burada büyük bir hata yaptım. Çikolata yerken bir kitaba zarar verdim ama doğruyu söyleyemedim. Çok üzgünüm. İşte zararı karşılamak için biriktirdiğim parayı ve sevdiğim kitabı getirdim. Umarım bunu kabul edersiniz.”

Kitapçı, Ali’nin dürüstlüğünden çok etkilenmiş. Gülümseyerek Ali’nin başını okşamış ve şöyle demiş:
“Ali, dürüst olmak her zaman en değerli şeydir. Hepimiz hata yapabiliriz ama hatalarımızı kabul etmek ve düzeltmek erdemli bir davranıştır. Sana çok teşekkür ederim. Paranı alabilirsin, kitabın zararını karşılamana gerek yok. Ancak bu davranışını hep hatırla.”

Ali, o günden sonra doğruyu söylemenin her zaman en iyi yol olduğunu öğrenmiş. Bu olay, Ali’nin hayatında bir dönüm noktası olmuş. Artık yaramazlık yaptığında ya da bir hata işlediğinde, bunu saklamak yerine hemen kabul ediyormuş. Çünkü dürüstlük, insanın hem başkalarıyla hem de kendi vicdanıyla barışık yaşamasını sağlarmış.

Ve Ali, kitapçıyla dostluğunu daha da güçlendirmiş. Kitapçı, ona dürüstlüğü nedeniyle özel bir hikaye kitabı hediye etmiş. Ali, o kitabı her okuduğunda dürüstlüğün hayatındaki önemini bir kez daha hatırlamış.

Ve o günden sonra Ali, vicdanının sesini dinleyerek doğru yolu seçmeyi asla unutmamış.

Kategori:

Masallar,

Son Güncelleme: Kasım 16, 2024